Türkiye'de Halkın Suriyeli Kardeşlerimize Bakışı

Baharın geleceği ümidiyle yanıp tutuşan bir coğrafyanın, cesedi kıyıya vuran günahsız bir yavruya nasıl dönüştüğüne hepimiz şahit olduk.

Üç gündür kursağına bir lokma dahi girmemiş küçük çocuğun çaresizce ve utana sıkıla yoldan geçen bir adamdan ekmek parası isterken, adamın şahsında tüm insanlığın onuruna nasıl dokunduğuna hepimiz şahit olduk.

Eli masum kanı kokan bir satılmışın, havaya ateş açması sonucunda, bir annenin gözleri önünde beş çocuğunu nasıl da yitirdiğine hepimiz şahit olduk.

İnsanın vahşette sınır tanımadığının 21. yüzyıldaki temsilcisidir Suriye. Bu soğukta, bir çoraba sahip olabilmek için kırk el öpmeye mecbur bırakılan biçare insanların çektikleri sıkıntılara ne zaman son verilecek?

Bu nasıl bir politikadır ki, bunca sivil halkın ölmesine razı olunuyor?

Ey dış mihrak!

Bütün derdin bölgeye hakim olup maddi güç kazanmak mı?

Tek horoz olup bütün çöplüklerde ötmek mi istiyorsun? Olmaz öyle şey. Bu coğrafya çöplük değil, önce bunu bil. Sen Amerika'sın, git kendi çöplüğünde öt. Sen Rusya'sın. Git kardeşim! Kendi koca topraklarında istikrar sağla, dokunmayın buraya.

İngiltere her yeri sömürge etti de bu topraklara barış mı geldi?

Gelmedi.

Zaten onlarca ırk, farklı farklı dinler, farklı mezhepler, bin bir çeşit insan var bu coğrafyada. Orta doğu burası! Ateşlemeyin fitili. Bırakın patlamaya hazır bombadan oynaşıp durmayı. Üç kuruş devşireceğim diye masum insanların kanına girmeyin.


****************************************************************

Dışarı çıktığımda Suriyeliler hakkında en çok duyduğum sözler:

- Her yerde Suriyeli var. Parklarda bile oturacak yer kalmadı.


- Üst komşum Suriyeli, evde maşallah bir sülale oturuyorlar. Gürültüden duramıyoruz.


- Burada bedavadan yaşıyorlar. Devlet onlara yüksek miktarda para verirken bize de kan kusturuyor.


- Neden kamplarını terk ediyorlar? Şehrin içine girmeleri doğru değil.


- Kira fiyatları aldı başını gitti. Ekonomiyi alt üst ettiler.


- Hastaneler Suriyelilere çalışıyor. Onlardan bize sıra gelmiyor.


- Az ücretle çalışıyorlar. Bizi ekmeğimizden ediyorlar.


- Biz üniversiteye girmek için gece gündüz çalışalım. Onlar ellerini kollarını sallayarak hop, sınava girmeden üniversiteli olsun.


Bu cümleleri sık sık duyuyoruz. Ta Suriyelileri halkı sığınmacı olarak kabul ettiğimiz Nisan 2011'den beri...


Ne yapmalı, Nasıl etmeli de ülkemizi bu sorunlardan en kısa zamanda kurtarmalıyız?


Önce şunu sormalıyız kendimize. Gerçekten dışarıda halkın diline doladığı sözler doğru mu? 


Bir kısmı doğru ama önemli bir kısmı yanlış.


Yanlış Bildiklerimiz:


-Suriyeli kardeşlerimiz normal şartlarda söylendiğinin aksine üniversitelere sınavsız giremiyorlar. Diğer yabancı uyruklular gibi sınava girmek zorundalar. Ayrıca her üniversitenin yabancı öğrenci kontenjanı var. 


- Suriyelilerin yoğunlukta olduğu sınır bölgelerinde ekonominin olumsuz etkilendiği doğrudur. Kat edilmesi gereken çok yol olduğu da açıktır. Fakat yine bir sınır bölgemiz olan Gaziantep'te ise durum daha farklıdır. Şehrin ekonomisi Suriyeli sığınmacıların etkisiyle ihracat-ithalat dengesi açısından pozitif yönde artış göstermiştir. (Bkz: ORSAM: Rapor no:196, OCAK 2015)


- Türkiye'de sığınmacılara yüksek miktarda para yardımı yapıldığı doğru değildir. Bugün bir milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya Avrupa Birliğince “Kızılay Kart” ile her ay 100'er lira nakdi yardım yapılıyor. Yani parayı veren AB'dir, her ne kadar sözünde durmasa da. BM Mülteci Örgütü de sığınmacılara çeşitli yardımlarda bulunmaktadır.  (Bkz. http://www.kizilay.org.tr/Haber/KurumsalHaberDetay/3011)


- Neden kamplarda kalmıyorlar sorusuna gelince: Kampta kalmak demek; üretim yapmamak demek, yalnızca tüketmek demek, herşeyi devletten beklemek demek, kötü yaşam koşulu demek ve bunlarla birlikte savaşın uzun yıllar daha süreceği varsayımı altında koca bir kuşağın kamplarda yetişmesi demek. Bu şartlarda Suriyeli kardeşlerimizi kamp ortamında yaşamaya zorlamak yerine onları ülke ekonomisine kazandırmamız daha sağlıklı bir düşüncedir.


Halkımızın doğru bildiği konulara gelince:


- Ülkenin kısa sürede nüfusunda artış olmuştur.

- Mevcut kaynaklar üzerinde baskı artmıştır.
- Suriyelilerin maddi sıkıntı dolayısıyla bir evde birkaç aile oturduklarından binalarda istenmeyen durumlar olmaktadır.
- İki halk arasında kültür farklılığından kaynaklı uyuşmazlıklar yaşanmaktadır.
- Kayıtdışı işçi sayısı artmıştır. 

Devlet bu sorunlara önlem almak zorundadır. Bu konuda halk ta bilinçlendirilmelidir. Şu bir gerçektir ki, savaş daha uzun yıllar sürecek. Bu nedenle Suriyeli kardeşlerimize artık "Sığınmacı" gözüyle bakmamalı, onları Türkiye'nin toplumsal bir gerçeği olarak kabul etmeliyiz. 

Ayrıca Suriyelilere de teşvik programları hazırlanmalıdır. Bu sayede ülke içindeki ticari faaliyetleri arttırarak ithalat-ihracat dengesini lehimize çevirmeliyiz. 


En önemlisi; onların eğitimini ihmal etmemeliyiz. Çünkü eğitim mevcut sorunları çözmede kilit rol oynayacaktır.








Paylaş

Benzer Yayınlar

Birinci